ERGUN TÜRKAY İLE TEKSTİL’DE SON GELİŞMELER…
– Sektörde teknolojiye yatırım yapan firma sayısı maalesef az. Bunun çeşitli sebepleri var:
– Yeterli öz sermaye eksikliği. İş insanlarımızın teknolojiye yatırım için gerekli sermaye birikimi gerektiği kadar fazla değil. Bunun da ana nedeni iş insanlarımızın eğitim seviyesi ve de dünya görüşü. Sonuçta gereksiz rekabete girme veya yanlış fiyat oluşturmanın neticesinde sermaye birikimi oluşmamaktadır.
– İşin en doğrusu teknolojiyi firmanın kendisi oluşturmalıdır. Bu da sermayenin haricinde belli bir bilgi birikimi, yetkin personel ile olur. Bu konuda da son senelerde gerileme var. Bilgi seviyesi yüksek mühendis yetişmemekte. Yurtdışında da eğitim görmüş personel sayısında da ciddi azalma var.
– Üniversitelerimizde de bu konuda destek yok. Teknolojinin nüvesi olacak araştırma görevlilerinin bu işi yapma yöntemi Google’da arama yapıp yabancı araştırmacıların araştırmalarını copy paste yapmaktan ibaret. Kendilerine bu konu hatırlatıldığında bir sürü mazeret anlatıyorlar, lafla bir ilerleme yapabilmeniz mümkün değil. Bir şeyler yaratmanız gerekiyor. Hiçbir konu kolay değil.
– Bizi yönetenler, Devletin başındakiler son on senedir Tekstil sanayiye yatırım yapılmaması konusunda bizleri uyardı. Tabii ki bu da iş insanlarımızın aklında olumsuz bir fikir bıraktı. Sonuçta bu iş bir bütün Tekstile yatırım yapanın desteklenmeyeceğini ve yapanın da kendi başına kalacağı imajı oluşturuldu.
AR-GE ve ÜR-GE konusunda da aynı sebepleri sayabiliriz. Ek olarak yetişmiş personel konusu ,,maalesef Tekstil sanayine gelen eleman sayısında ciddi azalma var. Gelenin de eğitim seviyesi düşük. AR_GE ve ÜR-GE ancak bilimi çok iyi kavramış hatta pratiğe dönüştürebilecek personel gerektirir.
Ayrıca ülkemizde AR-GE ve ÜR-GE konusu olması gerektiği kadar ne anlaşılmış ne de yapmanın özendirilmesi ele alınmış durumda. Bu konunun devlet politikası olarak ciddi bir özen ile ele alınması gerekir. Hem üniversitelerimizde hem de sanayide bu konu özendirilmeli yapanlar mükâfatlandırılmalıdır.
Bundan sonraki soruların tümü aynı düzeyde görebiliriz. Akıllı tekstil, nano teknoloji ikisi de yukarıda belirtilen konularla doğrudan ilişkilidir. Türkiye’de ciddi anlamda tekstil sektöründe hem bilgi birikimi vardır hem de yetişmiş iş gücü vardır. Sorun bu değerleri taşıyan kişiler ya emekli olmuş fakat çalışmaya devam etmektedir, ya da iş hayatlarının son dönemlerindedir. Çalışan konusunda gençleşme oluşturulamamıştır. Bu da sektörün hafızasını aktaracak kimse yakın zamanda kalmayacaktır. Bu çok ciddi bir sorunumuzdur. Yıllarca emek sonunda oluşmuş bilgi birikimleri yok olacaktır. Tabii ki bu konulara yatırım yapılmalı mantık zaten bunu söylüyor. Ama arkanızda ne devlet var ne de iş yapacak personel. Tekstil sektörümüzün geldiği seviyenin bir sonra ki aşamaları bu tarz konulardır. Yıllardır katma değerli ürünler diye herkes gündeme getiriyor.
Birikmiş yatırım konusunda hiçte azımsanmayacak bir oluşum vardır. İş insanımızın şaşılacak şekilde ciddi yatırımlar yapmakta ama asıl sıkıntı bu yatırımların verimli bir şekilde sermaye birikimine dönüştürülebilme sorunudur. Bu da eğitime bağlıdır hem çalışanın hem de çalıştıranın.
Önemli konulardan biride pazarlama konusudur. Maalesef Türkiye’mizde bu konunun ciddiyeti kavranamamıştır. Genelde ya iş sahipleri tarafından üstlenilmekte ya da kabaca alaylı dediğimiz kişiler tarafından yürütülmektedir. Hâlbuki eğitimi doğru oluşturulmuş pazarlamacılar sayesinde sektörün daha farklı bir konumda olacağına karşı inancım tamdır.
Devletin yapması gereken uygun çalışma ortamının oluşturulmasıdır. Bunlar nelerdir:
– Sektörümüzü ayakta tutan ihracattır. İplik, kumaş ve konfeksiyon hep birlikte ele aldığımızda- ki bunların toplamı tekstil sektörüdür- hala Türkiye’nin en çok ihracat yapan sektörüdür, otomotiv değil. Gel gelelim devletimiz maalesef kur işini doğru bir şekilde yönetmemektedir. Batının batı olmasındaki en önemli etken istikrardır, yani öngörülebilinirliktir. Fakat iş insanımız kuru kabaca dahi olsa öngörebilmesi mümkün olamamaktadır.
– Güvenli bir ortam oluşturulması. Birçok iş alıcılarımız ülkemizi ziyarete kuşku ile yaklaşmaktadır.
– Çalıştıran-çalışan ilişkisinin hukuki alt yapısı oluşturulmasında ciddi sorunlar vardır. Bunlar acilen giderilmelidir. Çalışan istediği zaman işini bırakabilmekte hatta direk rakibe gidebilmektedir. Bu konu rakiplerimizde çok farklı düzenlenmiştir. Örnekleri çoğaltmak mümkündür.
– Firmalar üzerinde ki finansal yükler( vergi, sigorta, mecburi personel, özellikli personel gibi) rekabete uygun hale getirilmelidir.
– Gayri resmi çalışma kesinlikle her ne pahasına olursa olsun engellenmelidir.
Sonuç olarak Tekstil sanayimizde ciddi bilgi, işgücü ve de yatırım birikimi vardır. Ayrıca konum olarak lojistik anlamda elverişli bir konumdayız. Avrupa pazarı, Ortadoğu, Orta Asya ve gelecek vaat eden Afrika pazarına karadan 24-48 saat uzaktayız. Uçak ile 2-5 saat uzaktayız. Bu bizim için büyük avantajdır. Ama her şeyin temeli olan eğitim konusuna gereken önemi acilen vermemiz gerekmektedir.