GÜL POSASI İLE EKOLOJİK TEKSTİL MAMUL BOYAMA METOTLARI
Proje yürütücüsü: Yrd.Doç.Dr. Meliha Oktav BULUT
Proje Gerçekleştirme Görevlisi: Prof.Dr.Hasan BAYDAR
Proje Öğrencisi: Yüksek Mühendis Ezgi AKAR
GÜL POSASI İLE EKOLOJİK TEKSTİL MAMUL BOYAMA METOTLARI
Isparta, ilk zamanlardan bu yana gül üretimi ve kendine özgü halılarıyla ün salmış önemli kültür şehirlerinden biri olarak bilinir. Ayrıca yetiştirilen gül mahsullerini işleyen birçok gül yağı fabrikası bulunmaktadır. Bu fabrikalar sezonluk yahut diğer bitki yağlarını elde etmek için bütün yıl boyunca çalışmaktadır. Fabrika atıkları ise çevresel açıdan kirlilik kaynağı oluşturmakta ve ancak hayvan gübresi olarak değerlendirilebilmektedir.
Isparta yün el halıları, bölge ticaretinde önemli bir paya sahiptir. El halıcılığı maalesef ki giderek küçülen bir sektörü oluşturmaktadır. Bu çalışma kapsamında, yün halı ipliklerinin laboratuar bazında ekolojik boyanmaları ve sanayiye kolaylıkla uyarlanacak alt yapının oluşturulması ile bölge tanıtımı ve sektörün pazara daha güçlü girmesi sağlanmaya çalışılmıştır.
Üstün performans özellikleri ve yüksek katma değeriyle tanınan yün materyallerin yüksek sıcaklıkta boyanmaları sonucu oluşan pilling probleminin iyileştirilmesi hatta ortadan kaldırılması tezin en önemli bulgularından birisidir. Savinase 16L enzimiyle işlem gören (%1.5) yün halı ipliklerinin pillinglenme ve renk koyuluğu değeri işlem görmemiş numuneye göre iyileşmektedir. Bu sonuç, yün materyalleri boyayan tüm firmaların ilgisini çekecek yöndedir ve tezin toplumsal katkı sağlamasına verilebilecek en önemli örneklerden biridir.
Isparta ve yöresinde çevre problemi oluşturan gül atıklarının yün halı ipliklerini yüksek renk verimi ve haslıklarda boyadığı, dolayısıyla faydalı ürüne dönüştürülebileceği tezin bir diğer önemli sonucudur. Boya banyosunda biomordan olarak sitrik asit, tanik asit, asetik asit ve sodyum karbonat kullanılmıştır. Boya banyosu sadece gül posasının kaynatılmasıyla elde edildiği ve hiçbir yardımcı madde içermediği için materyal üzerinde yasaklı madde bulunma riski yoktur ve atık su yönetmeliği açısından bu flotte su temizleme prosesine de ihtiyaç göstermemektedir. Sitrik asit, tanik asit ve asetik asit gibi biomordanların kullanıldığı boyamalarda biraz daha açığı/koyusu, kırmızı/mavisi elde edilirken metal mordanlarla yapılan boyamalarda ise bej, antrasit, sarı ve parlak sarı renkleri elde edilmiştir (Çizelge 1). Boyamaların haslıkları karşılaştırıldığında, metal mordan kullanımında yaş haslıklarının daha iyi olduğu, biomordan kullanımında ise çok yüksek ışık haslık değerleri elde edildiği tespit edilmiştir. Bilinenin aksine mordan miktarını minimum tutmak yeterli haslık ve renk koyuluğunu verirken, bu da atık su ve materyal üzerindeki metal içerini azaltmaktadır.
Uygulanan katyonikleştirme işlemiyle mukavemeti yüksek, azot miktarı düşük pamuklu kumaş elde edilmiş ancak yaş ve özellikle ışık haslığının çok düşük olması nedeniyle çalışma yün ipliği üzerine yoğunlaştırılmıştır.
Doğal boyama reçete maliyeti, sentetik boyaya göre biraz daha pahalı olmasına rağmen doğal boyanın üretim emniyeti, sentetik boyaların tozuma, alerjik, kansorojen madde tehlikesi bulunmaktadır, son kullanım haslıklarının yüksek ve atık suyun doğayla son derece uyumlu olması bu maliyet unsurunu bertaraf eder niteliktedir. Boya ekstraktının HPLC analizinde etken fenolik maddenin gallik asit olduğu tespit edilmiştir. Bu maddenin antibakteriyel ve antioksidan özellikte olması gül posası ile yapılacak çalışmaların önemini arttıracak yöndedir. İleri aşamada posalar ticari boya yapımında kullanılarak doğal ve antibakteriyel, antioksidan özelliğe sahip boyamalar elde edilebilecektir.
Dünyada kişiye özel üretim istekleri artmaktadır. Bu taleplerde maliyet unsuru, klasik üretimdeki gibi ilk sırada yer almamaktadır. Doğal boyaların en büyük dezavantajı olan tekrarlanabilirlik ve yüksek maliyetli, zahmetli ekstraksiyon kısmı ticari boya üretimiyle aşılabilirse tekstil sektörünün son yıllarda en büyük problemi olan düşük kar oranıyla yaşamak ve ayakta kalmak problemi de aşılabilecektir. Bu da yöremiz ve ülkemiz açısından üniversite-sanayi işbirliğinin güzel bir örneğini oluşturacaktır.